14 Ocak 2010 Perşembe

Şarap üstüne




          Şarab ve şarap kültürüne ilgi duymayan, arasıra bir toplantıda şarap içen veya bazen  marketden etiketi veya dizaynına göre şarap alıp içen kişiler için şarap seçimi ,sunumu ve servisi için yapılan tavsiyeler abartılı bir seromoni gibi gelebilir.  Hangi şarap hangi kadehte içilmelidir? Hangi sıcaklıkta servis edilmelidir?
Hangi yemeklerle hangi şaraplarla uyumlu olur? gibi sorular bu kişilere ayrıntı olarak görülebilir. Oysa içtiği şaraptan daha fazla keyif almak isteyen herkesin az çok bilmesi ve dikkat etmesi gereken kurallar sayılabilir.
Bu kurallar şarap keyfimizi bir miktar artmasını değil, aldığınız lezzetin kat kat çoğalmasına bile neden olabilir.
Örneğin açar açmaz tadına baktığımda bana tadı hoş gelmeyen bir şarap 15 dk havalandırdıktan sonra çok güzel bir şaraba dönüşebilmiştir. Şarap seçimi  ve sunumu üzerine uzun uzun yazılabilecek konular olsa da ben tecrübe ettiğim birkaç genel tavsiyede bulunacağım. Bu tavsiyelerde daha çok kırmızı şarapla ilgili olacak.
ŞARAP SEÇİMİ:  Ülkemizde yabancı kökenli ; Cabernet sauvingon,Merlot, Shiraz ,Chardonnay v.b
üzümlerle, Öküzgözü, Kalecik Karası,Boğazkere, Narince, Emir v.b yerli üzümlerimiz yetişmekte ve bunlardan
çok güzel şaraplar yapılmaktadır. Yabancı kökenli üzümlerin ülkemiz ikliminde doğru yapılan bağcılıkla çok kaliteli üzüm verdiğini ve üzüm üretiminde Dünya'da ilk beş içerisinde olduğumuzu belirtmekte yarar var. Yüksek ithalat vergilerinide dikkate aldığımızda marketden aynı fiyata alacağımız yerli marka şarabın (ithal veya yerli üzüm olması farketmez) , ithal şaraptan büyük ihtimalle daha güzel olacağını söyleyebiliriz. Kesinlikle
bildiğiniz severek içtiğiniz bir marka yoksa, raftan rastgele bir ithal şarap almak çok mantıklı değildir.
   Üzüm mevsimsel olarak aynı bağda bile yıllar içerisinde farklı ürünler verdiğini unutmayın. Şarabın yıllanma özelliğide dikkate alındığında şarabın marka ve üzüm türünün yanında rekoltesinin önemli olduğunu söylemeliyiz. Örneğin belirli bir markanın Merlot 2005 i ile Merlot 2006 sı arasında ciddi bir fark olabilir.
    Şarabın yapıldığı üzümlerde karakterini büyük oranda belirler. Buda seçimimizi etkiler.  Örneğin Boğazkere
adındanda anlaşılacağı üzere boğazı yakan sert şaraplar verirken, Öküzgözü daha aromatik rahat içimli şaraplar verir. Bunun gibi marka tavsiyesi yerine, üzüm türünün karakterine ve bunlardan yapılan şarapların özelliğine değinmek isterim. Çok teferruatlı olan bu bahsi sonraki yazılarımda açmayı planlıyorum.
SERVİSİ: Soğutma amaçlı kısa süre bile olsa buzluğa atmayın (Kırmızı şarapları) Etiketlerde tavsiye edilen sıcaklıklarda servis etmek şarabın içerindeki aromaların ortaya çıkmasını sağlar. Bizler genelde biraz serin sevsekte, 12 C lerde Kırmızı şarabın tüm tadlarını almak  genelde pek mümkün olmaz.
HAVALANDIRMA: Bence kesinlikle çok önemlidir. Özellikle bu iş için üretilen karafınız yoksada şişeyi ince uzun bir sürahiye(ağız kısmı dar  ve kapaklı olmalı) boşaltıp 10-15 dk havalandırmanızı tavsiye ederim. Bu işlem istenmeyen bazı kokuların uçmasına, asıl duymak istediğimiz aromatik kokuların ortaya çıkmasını sağlar.
Eğer büyükçe ve ağız kısmı daralan uygun şarap bardakları kullanıyorsanız havalandırma için bardağınızın yeterli olduğunu düşünebilirsiniz. Bardağınızı arasıra hafifçe çalkalamakta lezzeti arttırabilir.
SAKLAMA: Eğer evinizde daha sonra içmek üzere şarap bulunduruyorsanız kalorifer peteklerinden uzakta 20 C nin altında olacağını düşündüğünüz noktalar yeterli olabilir. Mantarın ıslak kalmasını sağlamak üzere şarap şişesinin yatık olarak saklanmasıda sağlıklı yıllanma için gereklidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder